Yeni Üyelik Haber bülteni üyeliği |
ARİSTOTELES Yunan filozofu (Makedonya'da stagira M.Ö 384-Eubeia'da khalkhis322).Seçkin bir hekim ve Amyntas II'nin dostu olan babası Nikhomakhos'un ölümünden sonra Aristoteles Atina'ya yerleşti ve yirmi yıl süreyle Platon'un derslerini izledi. Hocasının ölümü üzerine(348), Makedonya taraftarlarının hoş görülmediği Atina'danuzaklaşyı ve Mysia bölgesindeki Aterneus'da bulunan dostu Hermias'ın yanına gitti. Her ile evlendi. Perslere teslim edilen hermias'ın akıbeti Aristoteles'i, Lesbos'a sığınmağa zorladı. Burada, dostunun hatırasını anmak için << Erdeme övgü>>ü yazdı.343'tenitibaren Büyük İskender'in eğiticisi olan Aristoteles, 335'te, öğrencisi iktidara geçtikten az sonra Atina'ya yerleşti ve orada meşhur Lise' yi (Lykeion) kurdu (öğrencileriyle birlikte gezinerek ders yaptığı için bu okula gezici (peripatos) okulda denir.) Eserlerinin büyük bir kısmını burada yazdı veya tamamladı. İskender ölünce (323)yeniden Atina'yı terk etmek zorunda kaldı. Sokrates'in akıbetine uğramaktan korktuğu ve kendi deyimiyle < < Atinalıları felsefeye karşı ikinci bir suikast işlemekten korumak>> istediği için Euboia adasındaki Khalkhis'e çekildi. Areopagos'da ölüme mahkûm edildi. Ağustos ayında öldü. Eserleri yüzyıllar boyunca insan bilgisinin Aristoteles, gelmiş geçmiş en zengin zekâlardan biridir. ulaşabileceği en son sınırlar olarak kaldı. Gerçekten de Aristoteles, eskilerin bütün bilgilerini edinmiş görünür. Kendinden öncekilerle çağdaşlarının ve kendi çalışmalarının ürünü olan devrinin bütün pozitif bilimini bize aktarmıştır. Çalışmaları çok büyük bir önem taşır. Çünkü Aristoteles, hem kişisel gözlemlerini hem de daha önceki buluşları sisteme bağlayarak karşılaştırmalı anatomiye fizyolojinin, mantığın, felsefe tarihinin v.b. geçek kurucusu olmuştur. Homeros devrinden bu yana Nil deltasının büyüdüğüne, Meotidai bataklığının çamurla dolduğuna, ayrıca arz küresinin dolaşımındaki yavaşlığa dikkati çeken ilk bilgindir; ama eserlerinin çeşitli yönleri arasında yaratıcı dehasını en iyi yansıtan çalışması felsefedir. Hocası Platon'un gerçekleri spiritualist, metafizik ve mistik bir felsefe olan (idealar gerçekçiliği) görüşünden hareket eden Aristoteles, bu görüşü eleştirerek hem yepyeni bir bilgi teorisi, hem de metafiziğe değil de mantığa dayanan bir kavram teorisi kurdu. Platon'a göre idea'lar kendinden ve sonsuz olarak (kavranabilir bir dünya)da vardır; duyumsal dünya bu kavranabilir dünyanın ancak kusurlu bir yansımasıdır; Aristoteles için ise, düşünceler veya kavramlar, düşüncesi oldukları şeylerden yani tikel ve duyumsal nesnelerden ayrılmamalıdır; (duymayan insan hiçbir şeyi bilmez ve anlayamaz); (akıl, gerçekte sayfalarında hiçbir şeyin yazılı olmadığı kitaba benzer); (balmumu nasıl altının kendisini değil de altın yüzüğün kalıbını alıyorsa, duyum da, maddeyi bir yana bırakarak maddenin duyulan biçimlerini sindirir.) demek ki, Aristoteles'in gerçekçiliği, Platon'un (idealar gerçekçiliği)tam karşısında yer alır. Bu bir nesneler, duyumsal dünya gerçekçiliğidir. Aristoteles, Platon'u tenkit ederken şöyle der;(Düşüncelerin ideaların bir takım örnekler, kalıplar olduğunu, geri kalan her şeyin kökünü bu kalıplarda bulunduğunu söylemek, boşa konuşmak ve şairane eğretilemeler yapmak demektir.)Aristoteles daha da ileri giderek, bir bakıma dünyayı kendi tasarımlarımıza indirgemeye kalkışacak her türlü idealizmin âdeta önceden eleştirisini yapar:(biz yıldızları hiçbir zaman görmemiş olsaydık bile, bu yıldızlar, gene de bizim bildiklerimizden başka ve apayrı sonsuz cevherler olarak kalacaklar);(herkes, canı isteyince düşünebilir, fakat duymak kimsenin elinde değildir; duyabilmek için, duyulan nesnenin var olması şarttır.)Bu gerçekçilik Aristoteles mantığının temelinde yer alır. Gerçekte birleşmiş olanı, birleştirdiğimiz gerçekte ayrılmış olanı da ayırdığımız zaman doğru düşünüyoruz demektir.Yoksa düşüncemiz yanlıştır.Demek ki mantık varlığın kategorileriyle anlatma sanatıdır.Varlıkları varlık olarak bilen kimse,bütün nesnelerin en kesin ilkelerini ortaya koyabilmelidir.Aristoteles,bu varlığın bütün gelişmelerini,karmaşıklığını kavramağa çalışır.Her nesnenin bir maddesi,bir de biçimi vardır.Madde(halê),güç halindeki varlıktır bu varlık biçimlendikten yani tahta sandık,tunç da heykel olduktan sonra,eylem halinde varlık şekline girer.Uyuyan insana göre uyanık insan,bakan insana göre,gözlerini yuman,tunca göre heykel,tamamlanmış olana göre tamamlanmış olan ne ise,güç'e göre de eylem odur.Demek ki oluş,bir bir biçim ile bu biçime girmeğe elverişli birleşiminden meydana gelir.Tabiatta biçimi olmayan kesinlikle belirsiz madde yoktur.Yalnız bir dereceye kadar yani öbürlerine oranla daha az belirli şeyler vardır,oluş daha az belirliden daha belirliye doğru gider,bu gidiş sırasında da varlıkla düşümdeş olmaktan geri kalmaz;bu oluş bitmez tükenmez bir oluştur,çünkü her zaman bir varlığın üremesi demektir.Görülüyor ki Aristoteles'in gerçekçiliği,son derece tözü'dür.mekân nesneyle aynı zamanda vardır;zaman hareketin sayısıdır,hareket tabiatın sürekli ve temel zorunluluğudur;Aristoteles,Ela'cıları bunu inkâr ettikleri için kınar.Evren'in harekete getiricisi olarak tasarlanan Tanrı'nın kendisi bile en üstün tözü'dür yani eylem halinde olan,her bakımdan tamamlanmış ve belirlenmiş bulunan,kendini kavranabilir elde bulundurulması olarak düşünen,düşüncenin düşüncesi(noesis noeseôs) katkısız eylem ve aynı zamanda varlık ve var oluş bütünü olan tözüdür.(Onun için biz tanrı diye eksiksiz ve sonsuz bir yaşayana deriz.)Demek ki varlık,maddeden biçime,güç'ten eyleme,varlıktan varlığa durmadan gelişir.Ruh(bedenin biçimi,yaşamayı güç halinde taşıyan oluşmuş bir bedenin ilk eylemidir)aynı şekilde,(uyanıklığın,duyumun,düşüncenin,bize en büyük zevkleri vermesi,bunların birer eylem olmasındandır.)Aristoteles mantığın hâkimidir.(gerçekten de bütün varlıklar,ya bir takım karşıtlardır veya karşıtlardan meydana gelirler)ve bütün mesele şu veya bu nesneye ait olanı,kesinlikle belirtmektir.Onun için mantık bir tartışma haline gelebilmek için,her şeyden önce,özellikle taşıma(kıyas) dayanan bir yüklem bilimi olmalıdır.Aristoteles biçimsel mantığın yaratıcısıdır;E Goblot'ya göre (bazı basit ve kesin kanıtlama biçimlerini öylesine inceden inceye çözümlenmiş,bu çözümleri de o kadar sağlam ve kesin bir dille anlatmıştır ki,eseri bu konuda varılabilecek en son sınır olarak görülmüştür).Fakat E.Brehier'nin de belirttiği gibi Aristoteles'i böyle bir teori'ye götüren diyalektiğin gerekleri olmuştur.Şimdi,özü,nesnenin kendisinden ayırmayı reddeden Aristoteles'in tözcülüğü,varlık üzerinde akıl yürütmeğe gelince,onun biçimsel mantıkla yetinmesini çok defa önler,çünkü(öz tanıtlanamaz),ancak görülür,gösterilir,deney yoluyla bilinir.Bundan dolayı,Aristoteles'te,hem nesnelerde ve düşüncede oluş ve karşıtlar ilimi olarak,hem de tartışma,soru sorma sanatı olarak ele alınan diyalektikle ilgili birçok mesele ortaya çıkar.Soyut ve somut,kavrama ve duyma,tikel ve evrensel(Kallias'ta yalnız Kallilas'ın kendisi değil,insana ait olan da bulunduğu için evrenselin duyumsal algılanması da vardır)Hayat ve ölüm (yaşayan güç halinde bir ceset midir) Matematikler ve duyusal(bütün insanlar aksiyomları kullanır,çünkü aksiyomlar varlık olarak varlığa aittir ve her cins de varlıktır)Aristoteles'in modern düşünceye bıraktığı en değerli mirastır. Aristoteles'in eserleri. Hiç biri elimize geçmeyen gençlik eserleri: Eudemos, Protreptikos, A.Demanokos, iyilik üzerine(Platon'un idea doktrininin tenkidi);mantık eserleri: Kategoriai (kategoriler) Peri Hermineias(ifade hakkında),Topika(tropikler) Peri Sophistikon Elenkhon(safsatalı Tanrılara dair) Analytika Hystere(son analitikler) Tabiat eserleri:Physika e Physikes Akroaseos(fizik) Peri Uranı(Gök'e Dair)Peri Genekos kai Phthoras(doğuş ve bozuluş)Meteorologika(göksel cisimler)biyoloji üstüne eserleri:Peri Zoon Historia (canlılar hakkında);ahlak ve siyaset üzerine eserleri:Ethika megala(Büyük Ahlak),Politika vb. Bu eserler de o zamanki yunan sitelerinde geçerli olan ön yargılar(köleliğin gerekliliği,bazı ırkların köle olmak için yaratıldıkları fikri,ahlâkın yalnız aristokratlara has sayılması)ile yeni ve modern görüşler(ahlâkta uygulamanın önemi,coğrafi,toplumsal ve iktisadi çevrenin rolü,erdem'in fazilettin varlığa has bir fonksiyon olarak ele alınması,alışkanlığın,akıl ve mantığın rolü,deneye ve çeşitli site Anayasalarının incelenmesine dayanan bir siyaset ilmi)yer yer ilgi çekici bir şekilde kaynaşır.
|
|
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Gizlilik Sözleşmesi |
Üye Girişi